Kadın, kendini modern dünyanın onu sıkıştırmaya çalıştığı bir beden ölçüsünde kalmaya zorlarken, kendi doğasından uzaklaşmaya başlar. Sağlığımız için bedenimizin ihtiyaç duyduğu kadar spor yapmak, yediklerimize dikkat etmek, bedenimize bakım yapmak kendimize ve bedenimize olan sevgiden ve saygıdan dolayı olmalıdır. Bu asla toplumsal onay ve beğeni için olmamalıdır. Kadın bedeni üzerinden kurulan oyunlar, kadını sadece fiziksel görüntüsüyle tanımlayan, gerçekçi olmayan beklentilerle şekillendiren ve tüketim kültürünün merkezine yerleştiren bir algıdan beslenir. Ancak bu algı kadının içsel değerini, yeterliliğini ve mutluluğunu zedeler. Kadınlar bedenlerinin bir proje ya da tüketim malzemesi olmadığını fark ettiklerinde, onlara yüklenen bu baskılardan kurtularak, kendi özleriyle daha derin bir bağ kurar ve gerçek özgürlüğe doğru çok daha sağlam bir adım atabilirler. Kadının kendi bedenini sevmesi, onunla derin bir bağlantıda olması mutlu yaşamın en güçlü anahtarlarından biridir.

Kadın bedeni yalnızca bir ‘’görünüşün’’ değil, gücün, sağlığın, aşkın ve yaşamın deneyimlerinin yansımasıdır. Bedenindeki farklılıklar ise, onun eşsizliğinin ve güzelliğinin en güçlü göstergesidir. 

Kadınlar olarak, kadın bedeniyle doğmanın getirdiği yaratma, besleme, çiçek açma ve büyütme potansiyelini görmek ve kabullenmek önemlidir. Bu nedenle, bir kadının güzelliği önce içeriden başlar ve asla tek bir standarda indirgenemez.