Yolculuğuma 1975 yılında Sovyetler Birliği’nde doğarak başladım. İçinde büyüdüğüm ülkede, her şeyin sisteme hizmet etmesi gerektiği öğretiliyordu; nerede yaşadığım, nasıl beslendiğim, neye inandığım- hepsi sistemin ellerindeydi.  Aile içinde de benzer bir makro sistemin etkilerini yaşadım. Çocukluğum ve genç kızlığım boyunca özgünlüğüm, seçimlerim ya da iç dünyam hakkında pek bir şey bilmeden, yalnızca görevlerimi yerine getirdim.

18 yaşımda ilk evliliğimi yaparak Türkiye’ye yerleştim. “Hizmet etmek” düşüncesi, kendimi kendim dışındaki her şeye adayarak devam etti. Ancak özel hayatımdaki  otomatik davranışlarımı ve ilişkilerimi gözlemledikçe sorgulamaya başladım. 

“Nasıl bir anne, nasıl bir kadın olmak istiyorum? Ben kimim?” soruları, beni içsel bir yolculuğa çağırıyordu. Dış dünyadan ve diğer insanlardan ayrı olarak,  içimdeki “ben”i keşfetmeye başladığımda, hem dibe vuruşum, hem de uyanışım oldu.

Kendime ve misyonuma giden yolun bileti, o dönemde yaşadığım zorlu deneyimlerde saklıydı. Ama artık geri dönüş yoktu; bir kez hakikati gören göz, bir daha asla kapanamazdı. Yola devam etmek kaderimdi; zihnim uyanmak, ruhum özgürlüğe kavuşmak için hazırdı.

Bu süreçte kendimi tanımak için arayışa çıktım. Aile dizimi, yoga ve tantra gibi yöntemlerle bu yolculuğu derinleştirdim. Akademik ve spiritüel eğitimlerle kendimi sürekli besledim. Yavaş yavaş içimdeki beni keşfettim, dönüştürdüm ve geliştirdim. Tıpkı bir bulmacayı tamamlar gibi, karanlıkta kaybolmuş tüm parçalarımı iyileştirerek bir araya getirdim. Bu yolculuk, kadınlığım ve misyonum hakkında derin bir anlayışla zirveye ulaşmamı sağladı. 

O günden beri hayatım tamamen yeni bir anlam ve amaç kazandı. Bu uyanış ve dönüşüm, başkalarının daha tatmin edici ve mutlu hayatlar yaşaması için bilinçli seçimler yapmalarına yardımcı olmayı misyon edindiğim bireysel ve grup çalışmalarını yürütmeme alan açtı.

Peki, sen de kendi yolculuğuna benimle çıkmaya hazır mısın?